Mavi » Yazarlar » Yusuf Darıyerli »  Zamanın oku

Zamanın oku

Zamanın oku

“Hatırlama zihinsel bir zaman yolculuğudur.” (*) 
Oysa biz canlılar,esasen ebedi bir “şimdiki zaman”da yaşarız…
Bizi diğer canlılardan ayıran özelliklerin başında, düşünce yeteneğimiz ve gelişmiş hafıza gücümüz gelir. Yanındaki ineğe;“Geçen yaz otladığımızyaylada ne lezzetli kır çiçekleri vardı, hatırlar mısın?” diyen bir Sarıkızhayal edebilir misiniz?Biz insanlar için hafızanın önemi büyüktür. Yaşayarak, görerek, duyarak kısacası algılayarak yaşarız. Hafızamızda yer edinenler, anılar çizgisinde bir nokta oluştururken, anlamsal belleğimizi besler, bilincimizive ruhumuzu var eder. Öğrendiklerimiz, anılarımız, biriktirdiklerimizhayatımızın kendisidir, onun zenginlikleridir.Ancak zihnimizbağlantısız ve ilintisiz fikirler yığını, anılar çöplüğüdeğildir.Hangi anıların silinip, hangilerinin saklanacağı ince bir ayrıntıdır; “seçim yapma sanatı” ile ilgilidir. Güçlü duygularla birlikte yaşanan anıların belleğimizde daha uzun süreli, kalıcı yer edindiği bilinir.Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, Bellek Funesadlı kısa öyküsünde, gördüğü her şeyi hatırlayan ve hiçbir şey unutamayan Funes'in hikâyesini anlatır. Funes, gördüğü her rüyayıbütün detaylarıyla hatırlar,gezdiği ormandaki ağaçların tüm yapraklarını, önceden gördüğü bulutların bütün şekillerinibilir. Funes için hayat kilitlenmiş, dayanılmaz, korkunç bir hal almıştır.

Zamanın doğrusal bir çizgi oluşturduğunu hayal ederiz genellikle. Şimdi’den geçmişe, tarihinderinliklerinedoğru uzanan bir çizgi…Ucunda da, yönünü belirleyen ok başı simgesi…
Kişisel hafızamızı oluşturan anıların birer nokta halinde, bu sanal çizgi üzerinde sıralandıklarını düşünebiliriz. Hatırlamaya gelindiğinde,“ZAMANIN OK’UÇEMBER ÇİZER” gibidir…
Çember çizen zamanın ok’u, anıların hatırlanış yöntemi üzerine ilginç bir metafordur.
Hatırlanacak anı, zaman doğrusu üzerindeki yerinden kopar, şimdiki zamanda hatırlanmak üzere yolculuğa çıkar; izlediği yolda geriye, şimdi’ye doğru bir çember çizer… Zamanın ok’u sadece hatırlanan anı ile birlikte çember çizerek şimdi’ye yönelebilir veşimdi’de tekrar canlandırılır.

Fotoğraflar, sonsuza kadar aynı kalacak içerikleri ile birlikte, hafızamızın sessiz, sadık yardımcılarıdır. 17 Ekim 2010 tarihli ekteki fotoğraf, Antakya’da, heykeltraş Abdullah Özalp’ın heykel ve mozaik atölyesinde çekildi. Bu tarihi coğrafyada, antik çağlardan günümüze gelen heykel kültürü, Abdullah bey’in ailesinden kendisine aktarılan heykel sanatı sevgisi yeteneği ile birleşince ortaya zengin çağrışımlar yapan, fotoğraftaki gibi eserler çıkmaya başlamış. Abdullah bey’in maharetli ellerinde yontulmuş eserler, bazen bir antik çağ heykelinin küçük bir kopyası, bir antik çağ filozofunun büstü, bir Romalı asilzade, bir genç kız, bir Venüs, bir Likyalı genç, bazen debir Büyük İskender oluvermiş. Bu heykelcikler, büstlerhafızamızda kültürel birikimimize bağlı olarak zengin çağrışımlar yaratıyor. Zamanın oku çemberler çiziyor, zihnimizde zaman yolculukları yapılıyor, gördüğümüzle dağarcığımızdakiler arasında özdeşlikler kuruluyor… Sizi bilmem ama benim hafızamda ayrıca,heykeltraşın tek katlı evi, evden bahçeye taşan eserleri, çekiç sesleri, taşın kokusu, içtiğimiz sıcak çay, bir de Abdullah bey’in dost sesi canlanıyor.  

(*) Endel Tulving

Yazar Hakkında

Yusuf Darıyerli

Yusuf Darıyerli