Mavi » Yazarlar » Bülent Velioğlu »  Dinler ve öğretileri

Dinler ve öğretileri

Dinler ve öğretileri

“Kadın ve çocuk sorunlarına tarihsel süreçte bakıldığında, ilkel komünal toplumlarda kadın-erkek ayırımı ve özellikle kadının bilinçli sömürülüşü ve ezilmişliği yoktur. Cinsler arası ve sosyal sınıflar arası farklılaşmanın yani ezen-ezilen ayırımının özel mülkiyetin oluşumuyla başladığı görülmektedir. Kadın sorununu toplumsal yapı ve sorunlardan ayrıştırıp, salt cinselliğe indirgeyerek ele alamayız.” (Seher Yeğin-SemahDergisi) Buna örnek olarak aynı toplumun farklı katmanlarındaki sosyal-ekonomik yapı değişkenliklerine göre, kadın ve çocuk sorunlarında da farklılık oluşumunu gösterebiliriz.

“Erkek egemen zihniyet tarih boyunca istisnalar dışında, kafasında yarattığı kadına bakış açısıyla kadına bir yaşam alanı ve sınırlar oluşturmuş ve bunu kadına dayatmıştır.” (Prof.Dr. Ömer Faruk Harman)

B.M. verilerine göre dünyada kadınların %70’i yaşamlarının bir kesitinde cinsel şiddete maruz kalıyor. Cinsel saldırıların %50’si 16 yaş altına yönelik. 603 milyon kadın aile içi şiddetin suç sayılmadığı ülkelerde yaşıyor. Ülkemizde 9bin kadın polis korumasında yaşıyor. 64bin136 yasal koruma kararı alındı.

Tarih, psikoloji ve antropoloji bilimleri insanoğlunun yaşamında dinlerin önemli bir yeri olduğunu ve davranışlarını büyük ölçüde yönlendirdiğini ortaya koymaktadır. İşte bu nedenle dinleri ve öğretileri sadece kadına ve çocuğa bakış açısından irdelemeye çalıştık.

“Kadın ve erkek birlikte var olmalarına karşın, tarihte yer almaları 1/10 oranındadır. Başarının sahibi erkektir ve kadın ancak yardımcı rolündedir. Neredeyse tüm dinler ve öğretilerde kadının saygı kazanması için erkeğe itaati kabul etmesi gerekmektedir.” (Borg&Hanegraff)  “Modernleşme ve küreselleşmenin etkisiyle kültürlerin ve rollerin hızla değişmesi sonucunda kadın, kendisine tarih boyunca verilen rollerin ötesine geçmeye, erkeklerin alanlarına el atmaya başladıkları için kadın problemleri artmaktadır.” (Musa Kaval)

“Bugünkü semavî (göksel) diye bilinen dinler, inançların efendi-köle dönemlerinde aldığı biçimlerin ürünüdür. Sabiîlik dininden biçimlenip kurumlaşmış olan Yahudilik de, Hıristiyanlık da, İslâm’da da durum böyledir. Sonradan bazı anlayış gelişmeleri olduysa da temeli budur.” (Turan Dursun)

Belli başlı dinler ve öğretilerdeki kadın ve çocuğa yönelik olumsuz bakış açılarını derleyip, aşağıda sunarak günümüzdeki kadın ve çocuk sorunlarının giderilmesi çalışmalarına ışık tutacağımızı umuyoruz. Ele aldığımız din ve öğretilerde kadına ve çocuğa yönelik sadece olumsuz hükümler olmadığı gibi, olumlu, koruyucu-kollayıcı, yüceltici ifadelerin de bulunduğu gerçektir. Ancak konumuz kadın ve çocuk problemleri olduğu için, toplum ve birey davranışlarında önemli etken olan dinî hükümlerin binlerce yıllık insan ortak bilinçaltında ve hafızasında ne derece etkili olabileceğinin sorgulaması çalışması amaçlanmıştır:

BUDİZM: Çıkış dönemlerinde oldukça eşitlikçi yapısı olan, kadın rahipler yetişen, kadın-erkek birlikte ibadet yapılan yapısı zamanla kadınlar aleyhine bozulmuştur. Kadınlar için, “kadınlar zavallı yaratıklardır, nankördür, haindir, aşağılıktır, zehirli yılanların özellikleriyle doludur.” söylemleri getirilmiştir. Bazı tutucu mezheplerde kadınların tapınakların çevresine yaklaşmaları yasaktır.

HİNDUİZM-CAİNİZM: Kadınların ve çocukların en ağır koşullarda yaşadığı toplumlardan biri de Hindistan ve çevresinde bu dine inananlardan oluşmaktadır. Dul erkeklerin evlenmesine izin verilirken, dul kadınlar evlenemezler ve ölünceye kadar toplumdan soyutlanarak sefil yaşarlar. Tüm ekonomik-sosyal kesimlerde aile içi şiddet ve tecavüz oldukça yaygındır. Tecavüz adeta alenî haldedir ve neredeyse yaptırımı yoktur. B.M. raporlarına göre 62 milyon kadın kayıptır. Son 20 yılda 10 milyon kız kürtajla alınmıştır.

ŞİNTOİZM: Japonya ve çevresindeki bu inanç mensupları tam anlamıyla ataerkil bir aile yapısındadır. Erkeklerin karıları da olsa kadınlara sevgi gösterisinde bulunmaları ayıp ve yasaktır. Kocaları tarafından şiddet gören kadınları en yaygın olduğu toplumlardan biri burasıdır. Tüm önemli kararlar erkekler tarafından alınır.

ŞAMANİZM: Yaygın olarak eski Orta Asya toplumlarında yaşanılan bu inançta cinsiyet ayrımcılığı yoktur. Kadına yönelik pozitif ayrımcılık yaşanır. Tanrılar arasında dişi olanlar vardır. Kadınlarda örtünme yoktur. Hakanın, elçileri kabulünde ve önemli devlet görüşmelerinde yanında hatunu bulunurdu. Hatun hükmetmekte hakanın ortağıydı. Toplum yaşamında tek eşlilik uygulanırdı. Kadınlar doğrudan hükümdar, kale muhafızı, vali ve elçi olabilirlerdi. Çocukların veliliği anne-baba arasında eşit bölüşülürdü. Şaman toplumlar, sonraki inançlarına bu töreleri farklı düzeylerde taşımışlardır.

YAHUDİLİK: Tevrat’ta kadına ve çocuğa yönelik bazı hükümleri şöyle sıralayabiliriz: Kadına örtünme (çarşaf-peçe) şarttır. Erkek giysisi giymesi, süslenip işve yapması, azaba tabidir. Kadın ibadetle yükümlü değildir, sinagogda arkada veya üst katta izler. Kadından haham olmaz. Kızlara erken yaşta evlilik tavsiye edilir. Erkeklere evlilikte eş sınırı yoktur. Sonradan din adamları dört eş sınırı getirdiler. Eşini boşama hakkı sadece erkeğe aittir. Yahudilikte kadın, sürekli günah işleme eğiliminde olarak gösterilir. Eski Yahudi toplumlarında kız çocukları hizmetçi olarak görülürdü.  Bu utanç nedeniyle babaların kızlarını satma hakkı vardı. Yahudi bir erkeğin sabah duasında “Ezelî ilâhımız, kâinatın kralı! Beni kadın yaratmadığın için sana hamdolsun.” İfadesi vardır. Kadınlara erkek mirasçı varsa miras verilmez.Tevrat hükümleri genel olarak 4bin yıllık İbranî geleneklerini yansıtmaktadır.

HIRİSTİYANLIK: İncil de Tevrat gibi önce Adem’in yaratıldığını, sonra Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığını söyler. Akademisyen Deniz Türkü Yavaş bu konuda şöyle diyor: “Dinlerin çoğu kadını ikincilleştirmiş ve erkeğin tamamlayıcısı olarak görmüştür. Adem’in bir parçasından olan Havva, bütünün tamamlayıcısı olarak bütüne tabidir.” Hıristiyanlık, Havva’nın Adem’i kandırarak ilk günahın işlenmesine neden olduğu için, kadını doğuştan günahkâr kabul eder. İncil’deki bir ayet, “Ey kadınlar! Kendi kocalarınıza Rabbe tabî olur gibi tabî olun.” demektedir. Başka bir ayette, “Fakat, kadının öğretmesine ve erkeğe hâkim olmasına izin vermem. Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı. Ve Adem aldanmadı, fakat kadın aldanarak suça düştü.” İfadesi vardır. Hıristiyan azizlerden Tertolyan, “Kadın, şeytanın insan nefsine giriş kapısıdır. İsa’nın annesinden başka hiçbir kadın cehennem azabından kurtulamayacaktır.” diyor.

İSLÂM: Kuran’da kadınlara yönelik örtünme vardır ve şöyle tarif edilir: “El ve yüz gibi görünen kısımlar müstesna zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini tâ yakalarının üzerine kadar salsınlar.” Miras bölüşümünde kadına bir paya karşılık, erkeğe iki pay verilmesi buyurulmuştur. Kadınlara yönelik bazı ayetlerin ifadesi şöyledir: “Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerine farklı kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için, erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur.” “Erkekler, kadınlar üzerinde öncelik sahibidir.” “Başkaldıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın, (bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.” Mahkemelerde bir erkek şahitin yerine iki kadın şahit geçerlidir. Evlilikte erkeklere dört eşe kadar izin verilmiştir. Bireysel olarak eşlerini boşayabilirler.

 

Yazar Hakkında

Bülent Velioğlu

Bülent Velioğlu