Mavi » Yazarlar » Murat Seven »  Çiçek pasajı

Çiçek pasajı

Çiçek pasajı

Çiçek pasajının tarihi kapısından girdik. İki yanına meyhaneler dizili derin pasajda şarkılar çınlıyor, kahkahalar güvercin kanadı olup yüksek tavandaki oyuntulara konuyordu. Bana hep karanlıkları çağrıştıran İstiklal Caddesinde, birbirine değmeden kederini, sevincini içine kilitlemiş kalabalıkların aktığı bir ekim akşamıydı. Şişman, sarı saçlı, yüzü boyalı madamın kırmızı akordeonu bazen uzun soluklar alarak bazen de nefes nefese açılıp kapanıyordu.

''Yıllar yılı gönlümde bir gün sabah olmadı''

Sesi güzel değildi Madam'ın. Ama kimin umrundaydı ki.. Onun masalara dağıttığı hüznü satın alıyordu herkes Ve o hüzünden ses yapıp eşlik ediyorlardı şarkıya,

''Bu ne bitmez çileymiş neden hala dolmadı.''

Madam, akordeonun asıldığı bedenini öne eğmiş, tombul avcuna bırakılan paraları cebine sokuşturuyordu. Uzaktaki bir masa, ud, klarnet, keman ve darbukanın ardına düşmüştü. Bir neşe...Bir keder titreşip duruyordu havada.

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın

Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın

Öylesine yıktın ki bütün hayallerimi

Beni bensiz bıraktın beni sensiz bıraktın.

Bir çingene kadın çatlamış, kesiklerle dolu esmer elinde tuttuğu kırmızı güz güllerini bıraktı masalara… Ben Münir Nurettin Selçuk'un Ümit Yaşar Oğuzcan şiirinden bestelediği şarkıyı dinlerken, aklımda bir çağrışım kıvılcımlandı. Ümit Yaşar Oğuzcan'la Edip Cansever buradaki masalardan birinde şiirleri üzerinden sert bir tartışmaya girişmişler. Sonuç: Edip Cansever, güya kocaman bir rakı şişesini kırmış, Ümit Yaşar'ın kafasında. Sonra kıvılcım başka bir görüntüye sıçradı. Yıllar önce öğleden sonraları ara sıra uğradığım Çiçek pasajının şimdi oturduğum dükkanında eleştirmen Fethi Naci, Şair Cevat Çapan, Mehmet Kemal'in söyleştiği masa gelip geçti gözlerimin önünden. Ve Fethi Naci'nin ölmeden önce söylediği sözü duyar gibi oldum.''Hayatta yaşamadığım acı yok gibi. Bir tek ölüm kaldı. O da yaşanmıyor ki.'

Masaya döndüm yeniden. Hakkı Abi var karşımda. Yanımda Hüseyin.Süper Baba dizisinin bir sahnesi çekilecek yanı başımızda. Işıklar, kameralar, asistanlar… S ümer Tilmaç bir masada oturmuş, rol arkadaşını bekliyor. Hakkı Abi'ye takıldık.

-Saçını tara. Dik dur. Manalı bakışlarını kameradan ayırma. Şöhret olma şansı insanın eline her zaman geçmez. Sümer Tilmaç farklı mı? Ne fazlası var ki senden?

Hakkı abi kahkahalar atıyor.

-Artık bizi tanımazsın Hakkı abi. Sen de anlatmaya başlarsın ekranlarda. ''İçimde sanat aşkı çocukluğumdan beri vardı. Bir gün Çiçek Pasajında arkadaşlarla otururken..

Katıla katıla gülüyor. Gözlerinden yaş geliyor. Önünde duran peçeteyi alıp gözlerini siliyor.

-Yalanın bata senin emi. Hem siz de buradasınız. Niye siz şöhret olmayasınız?

Hüseyin'le bağrışıyoruz.

-Olmaz Hakkı abi. Bizim gözlerimiz seninkiler gibi yeşil değil ki.

Elindeki peçeteyi avucunda küçük bir top yapıp üzerime atıyor şakadan.

Biz böyle gırgır şamata, şöhret olmanın rüyasını kurarken set sorumlusu kadın başımıza dikiliyor. Çok kibar..

-Sizi içerideki masalardan birine alabilir miyiz? Buraya figuranlar oturacak da. Çekim bitince yerinize tekrar dönersiniz olmaz mı?

Hüseyin itiraz ediyor.

-Hanımefendi figüranların yapacağını biz de yapabiliriz tarif ederseniz. Şöhret olma hayallerimizi yıkmayın

Kadın Hüseyin'in esprisine espriyle karşılık veriyor. Gülüşüyoruz.

-Sizi başka bir dizide oynatacağım söz.

Kamera açısına girmeyecek bir masaya oturup çekimi izlemeye başlıyoruz.

Sümer Tilmaç'ın karşısında gözlüklü genç bir aktrist oturuyor. Sufleleri biri veriyor onlara. Kadına evlenme teklif eden Tilmaç, ''evet'' cevabını duyunca sevinçle yerinden fırlayıp onu kollarının arasına alıyor. Aşk sarhoşluğuyla dans etmeye başlıyorlar.  Masalara oturtulmuş figüranlar da onları alkışlıyor.

Bu sahnenin çekimi birkaç kere tekrar edildi.

Akşam neşe içinde Bursa'ya döndük. Sabah okula gittim. Hakkı abi nöbetçiydi o gün. Zil çaldı. Derse giderken koridorda seslendim ona.

-Çok yorgunum Hakkı Abi. Çekimden geldim de..

Kahkahası koridoru çınlattı.

Sonra televizyonda o sahneyi izledim. Kırmızı oduncu gömleğimin dirsek kısmı yansımış kameraya Ben değilsem de birkaç saniyeliğine gömleğimin küçük bir parçası meşhur olmuştu. Eğer o zamanlar face book olsaydı. Mutlaka yazardım.

-Murat Seven, Hakkı Korkmaz ve Hüseyin Gün'le birlikte Süper Baba'nın çekiminde… Gömleğinin dirseği göründüğü için kendini mutlu hissediyor.

O günü anarken Hakkı Abi'nin kahkaha atan yüzü geliyor aklıma. Bir de Yekta Kopan'ın sözü. BİR DE BAKTIM YOKSUN.

Yazar Hakkında

Murat Seven

Murat Seven