Mavi » Yazarlar » Murat Seven »  Tren

Tren

Tren

Tren

Vagonun uzun koridorundaki açık pencerenin önünde dikilmiş,  dışarıda trene binmek için koşuşturan insanların telaşını izliyordum. Bir adamla kadın arkamdaki kompartımanın kapısını açıp içeri girdi. Seslerini duyuyorum. Karı koca olmalılar. Başımı çevirip göz ucuyla baktım. Sarı fötr şapkalı,siyah paltolu, yaşlı adam ağırca bir bavulu file bagaja yerleştirdikten sonra karısıyla vedalaşıp tekrar koridora çıktı. Vagonun kapısına doğru koşar adım yürürken dışarıda düdük sesleri duyuldu.

Tren ağır ağır hareket etti. Bir adam göründü vagon kapısında… Devrile devrile gelip yanıma dikildi. Canım sıkıldı.  Ağzı yüzü çarpılmış, gözleri kanlanmıştı. Ayakta duracak hali yoktu. Soluğundan taşan alkolün keskin kokusu tüm koridoru sarmıştı. Belli ki çok içmiş. Hani bir kibrit çaksan meşale gibi tutuşacak, çıkardığı yangın tüm vagonu saracaktı. Yaydığı anasonun kesif kokusu burnumun dibindeydi şimdi. Sözcükleri eğe büke konuşmaya başladı.

-Adam amma düştü ha gördün mü?

-Kim ?

-O sarı fötr şapkalı, siyah paltolu yaşlı adam?

-Görmedim ben?

-Salak herif, hareket halindeki trenden atlanır mı hiç?

Kompartımanın açık kapısından, biraz önce kocasının yolculadığı kadın çıktı. Heyecanla sordu. Sesinde acı, korku karışımı bir şeyler vardı.

-Kim kardeş, kim düştü ?

-Kim olacak. Sarı fötr şapkalı, siyah paltolu, yaşlı adam.

Kadın hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

-Vay başıma gelen. Kocam o benim. Söyle kardeş bir şey oldu mu?

Sarhoş, cebinden çıkardığı sigarayı birkaç hamleden sonra güçlükle yakıp bir nefes çekti. Dumanını hızla giden trenin penceresinden karanlık bozkıra savurdu.

-Valla ablacım kocan mı baban mı tanımam. Ölüp ölmediğini de bilmiyorum. Ama trenle peron arasında kalan ayaklarının kütür kütür çatırdadığını kulaklarımla duydum işte.

Kadının çığlıkları, hıçkırıkları vagondaki tüm yolcuları kompartımanlarından koridora çıkarmıştı. Onu teselli etmeye çalışıyordu herkes. Bir kadın çantasından çıkardığı kolonyayla kadının bileklerini ovdu. Gözlüklü, pipo içen orta yaşlı bir adam bilmiş bilmiş konuştu.

-Hiç öyle şey olur mu hanımefendi? Öyle bir şey olsa treni anında durdururlar? Savcı filan gelir tutanak tutarlar.

Kadın biraz yatışır gibi oldu. Sarhoş kendi kendine ama bağırarak konuşuyordu.

-Atlama amca dedim. At-lama. Dinlemedi bunak herif. Ama nasıl düştü perona küt diye. Şapka bir yana, kendi bir yana. Kafası karpuz gibi çatladı. Park fıskiyeleri gibi kan fışkırdı üstünden. Ama öldü mü bilmem.

Kadın yine ağlamaya başladı. Pipolu adam, sarhoşa döndü:

- Kardeşim neden o zaman imdat frenini çekmedin?

- Bana ne. Atlamasaydı işte.

Koridorda bağrış çağrış bu konuşmalar sürerken kondüktör göründü. Sarhoşu görür görmez öfkeyle bağırdı.

-Yine mi sen? Ne işin var senin burada? Kardeşim nedir senden çektiğimiz. Hemen ineceksin Bozüyük'te… Bir daha da trenlere binmek yok.

Kadına döndü sonra.

-Ablacım ne anlattığını bilmiyorum ama bunun söylediklerine sakın inanma. Akıl hastası bu. Her gece trene biner Bozüyük'e kadar. Sonra geri döner. Yolculara da felaket haberleri verir.

Kadın rahatladı. Derin bir nefes aldı. Kompartımanına girip oturdu. Koridor boşalmış, ortalık yatışmıştı.

Sarhoş iyice sönmüştü. Bir sigara daha yaktı yumuşak bir sesle bana dedi ki.

-Benimkisi bir haberdi kardeş. Kimi gazeteciler de olmamış bir olayı olmuş gibi gösterip insanları manüple etmiyorlar mı ? Benim yaptığımı da ona say işte.

Bu adam akıllı bir akıl hastası diye geçirdim içimden.

Tren Bozüyük'te durdu. Adam geceye indi. Havada şizofrenik bir rüzgar esiyordu.

 

MAVİ 3.SAYI MART 2018

Yazar Hakkında

Murat Seven

Murat Seven