Edebiyatımızda Düzce
Mehmet ŞimşekEdebiyatımızda ‘geçilen’ ve ‘göçülen’ bir mekân olarak Düzce -2-
“Zaten Düzce'de halk karışık olduğundan
öyle dangul dungul konuşulmazdı
Bugünün Saraylısı
Refik Halid Karay
Mavi dergimizin 2. Sayısında (Şubat 2018) Düzce’nin merkez edebiyatla ilişkisinde ‘geçilen’, ‘göçülen’, ‘uğranılan’ bir mekân olarak konumlandığını belirtmiştik. Bu çerçevede geçmişte Orhan Veli Kanık, günümüzde Adalet Ağaoğlu, Alev Alatlı, Kamuran Ekinci gibi yazarlardan yaptığımız alıntılarla argümanımızı güçlendirmeye çalışmıştık.
Bu yazıda da yine edebiyatın güçlü kalemlerinden Refik Halid Karay ve Kemal Tahir gibi‘marka’ isimlerin kaleme aldığı metinlerde Düzce’ye yer verişlerine bakmaya girişeceğiz.
“DÜZCE HALKI DANGUL DUNGUL KONUŞMAZ”
Refik Halid Karay, Türk romanında özellikli yer tutan bir edebiyatçımız. Karay'ın edebiyatımıza kazandırdığı birbirinden önemli eserleri yakın okumaya alındığında yazarın üslup ustalığı hemen göze çarpar.
Yazarın edebiyata kazandırdığı ‘damga roman’larından birisi de kuşkusuz Bugünün Saraylısı...
Hemen belirtelim ki, serin konusunu özetlemek bir başka yazının konusu. Metinde yer alan Düzce’yle ilgili bazı paragrafları alıntılayacağız.
Romanın birinci bölümü “Düzce’den gelen kız” başlığını taşır…
Kitabın İnkılabYayınevi 2002 tarihli baskısının 28. sayfasında Düzceliler'in konuşma dilini şöyle özetlenir:
"(...) Ata Efendi'nin bir düşündüğü de Ayşen'in şivesiydi; taşradakilerine pek az çalıyordu. Mesele basit, peltekliği, Çerkez anasiyle, Çeçen analığından... İlk Türkçesini de o kadınlardan öğrendiği için, saray terbiyesinin devamı, tatlıydı. Köylerde pek eğlenmemişti. Zaten Düzce'de halk karışık olduğundan öyle dangul dungul konuşulmazdı (...)
***
Kitabın ilerleyen bölümlerinde 1940’lı yılların Düzcesi’ndeki yaşama ait ufak bir bilgi kırıntısı olarak şu satırlar yer alır:
Uyuya kaldılar. Ertesi sabah hava, yağmurlardan sonraki tatlı sonbahar durgunluğu içinde güneşliydi. Gözden geçirmek için çatı arasına çıkan Feride, beraber bulunduğu Ayşen’i kışkırtmış, öne sürmüştü ki, kız aşağı inince:
- Burada gezme yeri yok mu? Açık havalı bir yer, bahçe filan, diye sordu. Adapazarı’nda Çark Gazinosu vardır; Düzce’de Efteni Gölü’ne giderler, balık tutarlar…(Sayfa 50-51)
USTA ROMANCI KEMAL TAHİR'İN ESERLERİNDE DÜZCE BAĞLAMI
Türk Edebiyatı'nın "Üç Kemal'inden" biri olan (diğerleri Yaşar Kemal ve Orhan Kemal) Kemal Tahir, özgün düşünce adamlığı ve edebi kişiliği ile siyasi yelpazenin 'sol'unda durmasına rağmen sağ çevreler tarafından takdir edilmiş bir şahsiyet olarak öne çıkmıştır.
Hiç şüphesiz usta romancının edebi anlayışını burada özetlemek yazımızın hacmini aşar...
Buradaki meramımız Kemal Tahir romanlarında Düzce bağlamı olacaktır.
HALİS DÜZCE KAÇAĞI Kİ GAZİ PAŞAMIZIN ELİNE GEÇMEZ...
İlk notumuz Tahir'in “Büyük Mal” isimli romanına ait. Romanın kahramanı 'Yayla Padişahı Sülük Bey', Düzce tütünlerinin kalitesine vurgu yaparak şöyle konuşur:
(...) Bir zaman öksürdü. Savuşturunca, pazılarını şişirip kasılarak kapıyı gözetledi. El yordamıyle tabakayı bulup hırsla açtı. «Reci tütünü mü ki dokunsun oğlum! Halis Düzce kaçağı...Tatlı sert ki, Gazi Paşamızın eline geçmez!» Kadınların sarıp hazırladıkları parmak kalınlığı cıgaralardan birini yaktı, gözlerini süzerek derin derin çekti. Hırıltılarla aksırıp tıksırdı. (...)
LAZ UŞAKLARDAN DÜZCE-HENDEK ÇERKEZLERİNE
Romanın ilerleyen sayfalarında ise dönemin yaygın geçim kaynaklarından biri olan 'tütün kaçakçılığı'na atıf yapılır:
"(...) Nice nice tahsildarlar... Kolcu basılar... Tütün kaçakçılarından Karadeniz yalısının Laz uşakları, Düzce-Hendek Çerkezleri... Sayısı bellisiz hoyratlar... Duyduğum doğruysa, Narlıca'nın kötü Çalık Kerim'i..."
DEVEBAĞIRTAN, DAR-YERİ, DÜZCE...
Usta romancının 8 hikayesinden oluşan Damağası adlı kitabınındaki ikinci öykü "Çoban Ali"dir.
Hikaye kahramanlarından Kör Ahmet ile çırağının yolculuğuesnasında şöyle bir diyalog geçer:
- Ha... Sahi, dedi, öyle ya... Köroğlu devretti, sonra Çaytut, Bolu, Yumlutepe, Devebağırtan, Dar-yeri, Düzce, Karasu, Akcami, Hendek.
"ETHEM BEY DÜZCE DOLAYLARINDAN ÇOK KUŞKULU"
Kemal Tahir'in tartışmalara konu olan romanlarından biri de hiç şüphesiz Yorgun Savaşçı.
Kurtuluş Savaşı'nın merkeze alındığı romanda Düzce isyanlarına da değinilir.
Şu satırlar Yorgun Savaşçı'dan:
- Balıkesir'deki 61'inci Tümen çevresi nasıl?
- İyi olduğu söyleniyor. Ben gelirken Balıkesir'e uğrayamadım efendim. Ethem Bey, Anzavur işine çok önem veriyor. Ayrıca, Adapazarı, Hendek, Düzce dolaylarından da çok kuşkulu...
GEREDE, DÜZCE, HENDEK HEP AYAKLANMIŞ
Romanın ilerleyen sayfalarında yine Düzce'yle ilgili bir diyalog göze çarpıyor:
- Bolu, bizim sınır komşumuz!... Bolu Türk toprağı olduğundan bizim ora sayılır. Bolu ayaklanmış. Gerede, Düzce, Hendek hep ayaklanmış. Kara kazanları pazar meydanına götürdüler...
DÜZCE ÖNÜNDE MAHMUT BEY'İ ÖLDÜRMÜŞLER
Ve nihayet kitabın son satırlarında Düzce yeniden karşımıza çıkar:
Konuşma şöyle:
Selâhattin merdiven başından seslenince Cemil, Kör Şaban'ı bırakıp, yürüdü.
- Duydun mu felâketi?
- Neymiş?..
- Düzce önünde yarbay Mahmut Bey'i öldürmüşler isyancılar...