Mavi » Yazarlar » Semih Korkmaz »  Avni Ergüler

Avni Ergüler

Avni Ergüler

Düzce Lisesi’nin eski öğretmenlerini araştırırken; yakın tarihimizin en önemli olayları ile bağlantılı isimler buldum. Henüz genç sayılabilecek bir Cumhuriyet olmamıza rağmen, iki darbe, iki muhtıra ve dört başarısız darbe girişimi yaşamışız. Ne yazık ki  “uygar” tabir edebileceğimiz toplumlarda görülmeyen bu olaylar ülkemizde sıklıkla kendini göstermiş. Nasıl ki futbol konusunda tüm teknik adamlardan kendimizi daha iyi görüyorsak, kimileri de ülke yönetimini mevcut iktidarlardan daha iyi becerebileceklerine inanarak demokrasinin mihenk taşı olan “egemenlik” kavramını halkın elinden almaya çalışmışlar. Yazının başında da belirttiğim gibi, yakın tarihimiz ile insanları birbirinden ayrı düşünemiyoruz.   Araştırmalarım sırasında bir de baktım ki okulumuzun tarihi ile ülkemizin tarihi bir noktada kesişiyor ve yazılarımız farklı noktalara ilerliyor. 1966 ile 1970 yılları arasında Lisemizde Edebiyat Öğretmenliği yapan Kınık doğumlu Avni Ergüler’in Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulundan sonra okulumuzda bulunması ilginç gelmişti bana ve birden bir isim belirdi kafamda…”Talat Aydemir!”

Türkiye’nin bir iç savaşın eşiğinden döndüğü, Ankara’da Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup iki askeri grubun karşı karşıya geldiği 22 Şubat günü!... Kore Savaş Birliği’ndeki görevinden yeni dönen Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir yapılan 27 Mayıs ihtilalinin sonuçlarını beğenmeyince “Albaylar Cuntası” adında bir grubun kuruluşuna öncülük eder. Bu cunta, ordu içerisinde “Silahlı Kuvvetler Birliği” adını verdikleri bir birlik kurarlar ve 27 Mayıs İhtilalininin hedeflerine ulaşmadığını öne süren temel gerekçe ile yönetime tekrar el koymak için ünlü “21 Ekim Protokolü” nü imzalarlar. Talat Aydemir liderliğindeki 22 Şubatçılar, 27 Mayıs’ın toplumsal bir devrim hedefiyle yola çıktığını, ancak gelinen aşamada iktidarın CHP-AP iktidarına teslim edilerek 27 Mayıs’ın asıl hedefinden saptırıldığını düşünüyorlardı. Ülkeyi 27 Mayısa sürükleyenin bizzat parlamenter sistem olduğunu savunan Aydemirciler parlamentarizme karşı devrim fikrini öne çıkarıyorlardı. Kurmay Yarbay Osman Deniz – ki sonradan idamla yargılanırken, İmralıda Adnan Menderes’e kahve götürdüğü dedikodusu sayesinde Adalet Partililerin oyları ile cezası müebbede çevrilecektir.-  düşüncelerini şöyle açıklamaktadır. “Düzen değişikliğine gitmek kaçınılmazdır ve şekilci demokrasilerde düzen değişikliğine seçim sandıklarından geçilerek varılamaz. Sandıktan çıkanlar daima tutucu zihniyetin sahipleri olmakta devam edecek, böylece düzen değişikliği isteyenler iktidara gelemeyeceklerdir. Milli irade aslında yanıltıcıdır. Böyle olunca da halkın yararını devrimler yoluyla getirmek isteyen kadrolar ülkenin kaderine sandıktan geçerek el koyamamaktadırlar. Devrimcilerin yönetime geçmesi sandık dışından olacaktır. Bu yolun adı da İhtilaldir.” 21 Ekim Protokolünden haberdar olan Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, cuntacılar ile görüşmüş ve protokolü bozmalarını istemiştir. – Bu arada ilginç bir gelişme yaşanmıştır. 1962 şubatında, harekatın öncesinde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Talbott ile Talat Aydemir ve arkadaşları elçilik müsteşarının evinde tanıştırılmıştır. Amaç harekat başarılı olduğu takdirde gelecek yeni rejimin ABD ile ilişkilerimidir – Takvimler 22 şubat gününü gösterdiğinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Harp Okulu tarafından, Cumhurbaşkanlığı köşkü ise Binbaşı Fethi Gürcan komutasındaki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı tarafından kuşatmaya alınır. Harekatın parolası “Halaskar”, işareti ise “Fedailer” dir. ( 1912 yılında İttihat ve Terakki’ye karşı Prens Sabahattin etrafında toplanmış “Hürriyet ve İtilaf Fırkası”nın askeri kanadının ismi de “Halaskar Zabitan” dır. ) Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi ordu içindeki iki grubun karşı karşıya gelmesinden dolayı  Talat Aydemir ; “Ordu birbirine düşmemelidir, ihtilal burada bitmiştir.” diyerek teslim olur. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü, daha sonra “Ben ölmeye hazırdım, fakat onlar öldürmeye hazır değildi” diyecektir. Olaylardan sonra Talat Aydemir, Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme olarak bilinen 312. Madde ile suçlanan ilk şahıs olacaktır. ( Daha sonra bu madde AB ile müzakereler çerçevesine değiştirilmiştir.) İnönü, harekatın durdurulması karşısında kimsenin cezalandırılmayacağı konusunda söz vermiştir ve böylece ihtilalcilerin hepsi emekli edilir. – Bu arada 15 Temmuz Darbe girişiminin elebaşısı olan Fethullah Gülen adlı eski imam , “Ölümsüzlük İksiri” adlı kitabında o yıllarda Ankara Mamak’ta askerken girişime katıldığını anlatır – Başbakan İsmet İnönü, 26 şubat günü Harp Okulu Komutanı   Talat Aydemir ‘in Harbiyelileri aldattığını söyler bir radyo konuşmasında. Bundan iki gün sonra Harp Okulu Öğrencileri Taksimdeki Atatürk anıtına bir çelenk koyarlar. Üzerinde “Harbiyeli Aldanmaz” yazmaktadır. Bu söz 21 Mayısın parolasıdır.  Emekli edilen Talat Aydemir, daha sonra 21 Mayıs tarihinde bir darbe girişiminde daha bulunur ve başarısız olur. 22 Şubattakinden daha etkisiz olan bu girişimde Hava Kuvvetlerine ait jetler Harp Okulu üzerinde alçak uçuş yapmıştır. Birkaç defa el değiştiren radyoevi ise en son Yarbay Ali Elverdi tarafından ele geçirilir. ( Deniz Gezmiş ve arkadaşları hakkında Ankara 1 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı olarak idam kararı verecek olan kişidir) Radyodan okunan; “Talat Aydemir’in üç beş admı ihtilal yapamaz” anonsunu dinleyen pek çok askeri birlik “başarısız olduk” diye kışlalarına geri dönerler.

Talat Aydemir ve Fethi Gürcan tutuklanarak 5 Temmuz 1964 tarihinde idam edilirler. 1468 Harp Okulu öğrencisi ise, okuldan atılır ve 1963 ile 1964 yıllarında hiç mezun veremez okul. Bu öğrenciler için sonradan ek üniversite kontenjanı açılır. Öğretmenimiz “Avni Ergüler” işte bu kontenjan ile Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü’nü okuyarak geçmiştir Edebiyat Öğretmenliğine…

Yazar Hakkında

Semih Korkmaz

Semih Korkmaz