Mavi » Yazarlar » Özcan Yetgin »  Tuhaflıklar Cumhuriyeti

Tuhaflıklar Cumhuriyeti

Tuhaflıklar Cumhuriyeti

Sadece okuyan ve mutlu olan çocukların kutladığı 23 Nisan geride kaldı. Çoğu bir saatliğine Cumhurbaşkanı, Başbakan, Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü ve bilumum şahsiyet oldu. Çalışan çocukların bayramı ise 1 Mayıs bile değil. Mesela onlar da şirket ya da holding patronu olsalar!

Kaç tane televizyon kanalı ya da sivil toplum örgütü veya bireysel bir insan, çalışmak zorunda olan çocukları ziyarete gittiler. Kadınlar gününde karanfil dağıtmayı bilen erkek hegemonyası kaç çocuğa hediye bırakmaya gitti. Sonrasında küçük yaşta evlenen kız çocuklarının bayramı ise ‘Anneler Günü’ değil. Ebeveynleri olmayıp da yetiştirme yurdunda olanlar ise ‘Kimsesizler Günü’ diye bir gün ilan edilirse o zaman kutlanabilir ve tabii ki de sokakta olan çocukların ise ‘Sokak Çocuğu Günleri’ diye bir gün ilan edilirse onlar da belki o gün hatırlanabilir.

Dünyada her oluşuma neredeyse bir gün hediye edilmiş. Keşke sadece bir gün de ‘İnsan Günü’ ilan edilse ne güzel olur değil mi? Göstermelik olarak sürdürülen günler, öncesinde ne acılarla ve fedekarlıklarla kazanılmıştır. Eti ile canı ile ve kanı ile kazanılmış günler şimdilerin tamamen siyasal ya da din propagandası olarak nasıl da kullanılıyor. Bizim geleceğimiz çocuklar olduğu halde onlara yatırım yapmamak, cahil ve bilinçsiz bir toplum oluşturmaktadır.

Neyse ki sürekli olarak büyüyen bir ekonomimiz var. Bu bir varsayım tabii ki! Gerçek anlamda büyüyen bir ekonomi bu sorunların tamamını çözmek için yeterli olacaktır. Bu gidişatla beraber tamamen okuyan, öğrenen ve sorgulayan bir toplum oluşacaktır. Şu sıralar ise gözle görülmeyen ve hayali büyüyen ekonomi ‘sözde’ kusursuz bir şekilde ilerlemektedir. Sürekli olarak değişen bir eğitim sisteminin olduğu bir ülkede çocuk olarak kalmak en güzeli diye düşünsem de sonrasında mutlu olmayan ve düzgün yetişmeyen bir neslin olduğunu görmek çok üzücü. Çünkü yönetim şekli olarak rant olmayan bir topluluk hep gözardı edilmekle beraber çoğu zaman duyulmuyor bile. Çünkü konuşmak çoğu zaman sadece kendi içimize konuşmak gibi etki yapıyor.

Sigara yasağı gibi yakında ‘siyaset konuşmak yasaktır’ diye ilan edilirse çok da şaşırmamak lazım. Ülke son zamanlarda sosyal medya paylaşım suçlarından dolayı dolup taştı. Artık bir yerde kendi aramızda konuşmaktan bile korkar olduk. Kendi öz fikrimizi kimseye anlatamıyoruz, anında düşman ilan ediliyoruz. Oysa bu ülkede siyasi görüşü ne olursa olsun insanlar, insanların zora ya da dara düştüklerinde yardımına koşuyor. Siyasi ayrışma sonucu bu güzellikleri artık göremiyoruz. Bunun 23 Nisan ya da çocukla ne alakası var demeyin… Sonuç itibarıyla büyüsek de kısıtlamalar devam ediyor. Malum yakında seçim yani rejim değişikliğine gidiyoruz. Adayları belirlenmiş bir sisteme aday adayı eklemek mevcut seçim bütçesine katkı yapmak içindir. Çünkü mantığım bu göstermelik seçim furyasını kabul etmiyor. Para devlete gidiyorsa aday adayı adayı da olmalı. Belki de sırf prosedür sürsün diye bazen aday adayı da olmak gerekebilir. Çünkü seçim olmadan biri aday olamıyor diye tam düşünürken hiç seçim yapılmadan bu ülkede bir gecede Başbakan değiştiği aklıma geliyor. Neyse ki bu da son Başbakandı. Tuhaflıklar Cumhuriyeti'ne hoş geldiniz. Dileğim yeni seçimin sonucunda; başta çocuklar olmak üzere her şeyin değerinin bilinmesi ve gerçek anlamda büyüyen bir ekonomi ile yeniden daha güçlü ve ilelebet bir Türkiye Cumhuriyeti oluşmasıdır.

Yazar Hakkında

Özcan Yetgin

Özcan Yetgin