Mavi » Yazarlar » Özcan Yetgin »  İnsanlar ve serbest bölgeleri

İnsanlar ve serbest bölgeleri

İnsanlar ve serbest bölgeleri

İnsanın biri gece yarısı sokağa çıktı ve avaz avaz bağırarak insanları rahatsız etti. Kendi rahatsızlığını duymadı bile. Sonra evine gidip eşini ve çocuğunu uyandırdı. Televizyonu son ses açıp komşularını da rahatsız etti. Sabah iş yerine sinirli gitti, iş yerine gelen herkese kötü davrandı, insanlığı rahatsız etti. İnsanlar, aile yadigarı diye yıllarca antika değerinde olan eşyaları sakladı. Her duygunun, her düşüncenin aile yadigarı olması gerçeğini görmezden geldi, çünkü duygular ve düşünceler dinde kullanmadığı sürece para kazandırmıyordu. İnsanlar bunları resmi işlerde kullandı. İnsanın biri, başka bir insanı sevdiğini söyleyip bir anda hiçbir şey söylemeden çekip gitti.

İnsanın biri, kendi ailesindeki insanı dahi kandırdı. İnsanın biri kendini yetiştirip büyüten insanları huzur evine bıraktı. İnsanın biri kendi doğurduğu insanı çöpe attı. İnsanın biri doğurduğu çocuğa bakmak yerine onu yetiştirme yurduna bıraktı. İnsanın biri para için başka bir insanı öldürdü. İnsanın biri yaşadığı vatana ve bayrağına ihanet etti. Kendini düzeltmek için gerekenin kişisel gelişim olduğunu düşündü, asıl lazım olan toplumsal gelişimdi. Kurslara gitti, gereksiz ve sadece prosedürden oluşan sertifikalar aldı, geliştiğini ve insanlığını bulduğunu zannetti. Kafelere, sinemalara ve tiyatrolara giderek sosyal oldu, gittiği yerlere ruhunu değil bedenini alıp gitti. Toplumsal gelişimden anladığı şey, birlik olarak bir şeyler yapmak bildi. Kendine faydası olmayan işlere bulaşmadı. Verilen canın emanet olduğunu unutup, kendi bedenine bile işkence yaptı. Tutulabilir bir ruhu olmadığı için isyan bile etti. Oysa, ruhun vicdan ve kalpten oluştuğunu biliyordu, yine de ruhsuz yaşadı. Sokakta gördüğü çocukların başlarını okşadı ve çocuklarda tüm insanlığa dair güven oluştu ve aldandı ve o çocuklar bunun bedelini küçük bedeni ile ödedi. İnsan, topuklu ayakkabısı ile kaldırımları dövercesine yürüdü, tüm ilgiyi üstüne çekmeyi başardı. Beğenilmek dürtüsü ile yoluna devam etti. Seçmek ve seçilmek hakkından çok önce sevmek ve sevilmek hakkı vardı. Gösteriş ve cinsiyet duygusu ile yürüdü. Serbest bölge sandığı özgürlük furyasında emin adımlarla yürürken karşı cins engeline takıldı. Şehirlerde, ara sokaklarda, otobüslerde, yasal evliliklerde bedenini kaplayan cinsiyetini bedeni ile birlikte kaybetti. İnsan, sevme ve sevilme egosu uğruna ailesine rest çekip evinden kaçtı. İnsanından insanlık göremeyince döneceği yeri kalmadığını anladı. Aile yadigarı olan duyguların değerini ancak anladı. İnsanın biri, yaya kaldırımına arabasını çekti, engelli - engelsiz kimse geçemedi. Pahalı ve gösterişli arabası ceza ve yasa kabul etmedi. İnsan, sokakta mendil satan, flüt çalan çocuklara para verdi ve o çocukların aileleri o çocuklara daha çok para kazanması için eski ayakkabılar ve yırtık elbiseler giydirdi. Dilenci zengin olduğu halde para dilenmeye devam etti. İnsan parasını değil vicdanını rahatlattı. İnsan, kolay ve emeksiz paranın peşine düştü. Kendini yasal kumar ( şans oyunları) ile zengin olacağına inandırdı. İnsan, çalıştırdığı insanların emeklerine saygı göstermedi ve onların alın terlerinin karşılığını dahil vermedi. İnsan, insanı insanla oyaladı. İnsanlar, insanları televizyonlarda, gazetelerde yalan yanlış ve oyalayıcı haberlerle geçiştirdi, vaatlerde bulundu. İnsan, insanın diğer insanların renk ve dillerine göre üstünlük sahibi olduğuna inandırdı. İnsan, sokaktaki diğer canlılara önem vermedi, ağaçları kesti. Doğa kurallarına uymayıp diğer canlıları evlere mahkum etti. Kendi evcilleşmesini bırakıp, kendisine ait olmayan canlıları evcilleştirmeye devam etti. Kendi yalnızlığına diğer canlıların rızaları olmadan onları dahil etti. İnsan, çocuk ve hayvan demeden eşyalara dahi tecavüz etti. İnsan, yaşadığını dünyanın sadece kendine ait olduğunu düşündü ve öyle yaşamaya devam etti ve bunun da özgürlük olduğunu, bu dünyanın da kendisinin serbest bölgesi olduğunu söyledi.

İnsan şunu bilmedi;

Özgürlük denilen şey; doğadaki tüm canlılar, ağaçlar, çiçekler, gökyüzü, toprak dahil olmak üzere başkalarının haklarına, bedenlerine, duygularına ve inançlarına tecavüz etmeden yaşamaktı.

İnsan şunu da bilmedi;

İnsanlık, insanın çizgisidir...

Yazar Hakkında

Özcan Yetgin

Özcan Yetgin