Mavi » Yazarlar » Atilla Gösterişli »  Bu işe ne zaman b.k karıştı

Bu işe ne zaman b.k karıştı

Bu işe ne zaman b.k karıştı

Liseden arkadaşımdı, belediyede çalışıyordu. Elinde kalem, defter görünce meraklandığımdan sordum: “ Hayrola ders pozisyonundaki öğrenci gibisin’ dedim.  ‘Bildin, ders alıyorum. Okula gidiyorum. Hem şaşır bakalım, üstelik siyaset akademisine gidiyorum’… Elbette şaşırdım; çünkü liseden tanıdığım için, arkadaşımın okul hayatı boyunca eline kalem, defter aldığını gören olmamıştır. Sorduğumuzda okuldan bir ‘beklentisi’ olmadığını söylemişti. Bunu hatırlattım… ‘Doğru’ dedi ve sonrasında ekledi “ Ama, şimdi bir ‘beklentim’ var!”

Sonrasında detayları anlattı… Ak parti ‘siyaset akademisi’ açmış, parti üyeleri bu akademiye giderek ‘ders’ alıyorlarmış. Akademiyi bitirenlere de ‘sertifika’ veriyorlarmış… Sonraki yıllarda anladık ki, aslında verilen sertifika adeta bir ‘diploma’ niteliğindeydi.

Önceki gün, siyaset akademisiyle ilgili,  üst düzey bir açıklama yapıldı. Açıklamada, akademiye 60 bin kişinin katıldığı 25 bininin süreci başarıyla tamamlayarak sertifika almaya hak kazandığı belirtildi. ‘"Bunun benzeri siyaset dünyasında yoktur!... Siyasi partilerde böyle bir şey yok. Çünkü onlar siyaseti, hiçbir zaman bir okul olarak görmedi. Eğitimin amacı akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim sahibi bir nesil yetiştirmektir” Akademide ders verenlerin özgeçmişlerini okuyunca buna hak verdim; hemen hepsi prof., doç. unvanlı,  üniversite hocaları,  yazarlar, araştırmacılar falan var. Hiç derse girmedim ama, bu kadrolara bakınca, o akademide; siyasetin, demokrasinin, hak hukukun, adaletin, hakkaniyetin ilminin yapıldığını anlamak zor değil…

Hal böyle olunca, bu siyaset adamlarının, ‘cibilliyetsiz, sicili bozuk, kanalizasyon çukuru, tezek, ayyaş’ gibi laflar söylediklerinde, akademiye gitmediklerini anlayabiliyorum.

Hatta, akademide derse giren üniversite hocalarının arkadaşlarına hitaben, ‘Sözde profesör, aydın müsveddeleri, cahiller, öğretmen kılığında insan müsveddeleri’ denilmeyeceğini de anlayabiliyorum.

Heykele “ucube”,  baleye “belden aşağı”, şehit babalarına ‘ karakteri bozuk şehit babaları var”, gazetecilere “akbabalar, tasmalılar, maaşlı şarlatanlar, kaleminden pislik akıyor” denilmeyeceğini de anlayabiliyorum.

Siyasi bir lider için ‘Allahu tealanın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider”,  öte yandan da “her cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara” denilmeyeceğini de anlayabiliyorum.

Hak, hukuk, adalet, eşitlik için ,‘ hırsızları aklamak’ ile, ‘ bizim hırsızımız iyidir’, ‘kayırmalar, yolsuzlukların’ yan yana bile anılmaması gerektiğini de anlayabiliyorum.

Anlayabildiğim, ‘hocalarımızın’ verdiği dersler, aslında diğer ‘hocalarımıza’ yönelik; ‘ hocanın dediğini dinle, yaptığını yapma’ meselesi ile ‘hoca yellenirse, cemaat s.çar’ arasına sıkışmış. O zaman siyasetçi adayının da hedefi ‘liderlik’ ile ‘ g.t’ünün kılı’ arasında tercihini yapabilmektir.

Ve son söz:

“Tercihini kötü siyasetçiden yana belirleyenler için:

Siyasetçinin biri yol kenarında çamurla oynayan küçük bir çocuk görüyor, bunun yanına gidiyor ve soruyor:

-N'apıyon evladım burada çamurla?

-Siyasetçi yapıyorum amca.

-Nasıl yapıyosun?

-Su koyuyom, çamur koyuyom, birazcık da b.k koyuyom, oluyor.

Bizim siyasetçi son cümleye fena bozuluyor, sonra buna diyor ki:

-Bir daha siyasetçi yapma sen.

-N'apiyim amca başka bişi yapmayı bilmiyorum ki.

-Öğretmen yap, doktor yap, itfaiyeci falan yap işte.

Birkaç gün sonra aynı siyasetçi aynı çocuğu aynı yerde aynı şeyleri yaparken görüyor ve yanına gidiyor:

-Yine n'apıyosun burada?

- Öğretmen yapıyorum amca.

-Öyle mi? Ne güzel, nasıl yapıyorsun peki?

-Su koyuyom, çamur koyuyom oluyor.

-Niye b.k koymuyorsun?

Çocuktan bomba cevap geliyor: ‘Eee b.k koyunca siyasetçi oluyor!’

Yazar Hakkında

Atilla Gösterişli

Atilla Gösterişli

atilla.gosterisli@hotmail.com