Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanının muhterem eşinin, çift maaş almalarına ilişkin basında/kamuoyundaki eleştirilere karşı ‘Sabrımızı sınamayın’ diye cevap vermesi, ben de aynı ülkede yaşamadığımız kanısını uyandırdı.

Muhterem hanımefendinin bu sözü ettiği günlerde, Ak partili bir belediye başkanının kızının, belediyeye hiç gitmeden 4 yıldır maaş aldığı tartışılıyordu. Ki, maaş toplamının 251 bin lira olduğu yazıldı.

Tam bu haberi not ederken, bu kez Kütahya Milletvekilinin kızının da, sınavsız ve atamasız bir şekilde belediyeye girdiği bilgisine ulaştım.

Daha dün, bu kez de Ak partili genel müdürün baldızının sınav ve mülakatlara girmeden Milli Eğitim Müdürü olduğu basına yansıdı.  

Sonra anladım ki, aynı memlekette iki farklı ülkenin yurttaşları gibiyiz.

Son birkaç haftadır yaşadıklarımız, kanaması asla durmayan bir ülkenin görüntüsünü bize sunuyor. Kaz dağları, Salda bir de bunun üzerine eklenince, bu memleketin ‘altını’ üstüne getirdiler.

22 bin 500 lira maaş alan Milletvekillerinin geçinemediği… Ne var ki, 2 bin 20 lira ücret alan işçilerin tasarruf bile yapabileceğinin en yetkili ağızlar tarafından açıklandığı bir ülkede yaşıyoruz.

Bizler, Ak parti Çalışma Bakanının ağzından;  ‘asgari ücretle geçinilmez diye bir şey yok, gayet güzel geçinilir, ekmeğin fiyatı belli, zeytinin fiyatı belli, asgari ücret büyük paradır” sözünü duyduk.

Bizler, Ak parti meclis grup başkanvekilinin ağzından;  ‘Bir çay bir simit iki lira eder. Beş kişilik aile bir öğünde 10 liralık çay simit yiyebilir, günde 30 lira eder, ayda 900 lira eder, asgari ücret 2020 lira olduğuna göre, demek ki bir aile bir ay boyunca çay simit yediğinde 1.120 lirası cebine kalıyor, kötü mü yani” dediğini duyduk.

Bizler, Ak parti Tarım Bakanın ağzından; “Vatandaşın refahı arttı, refahı artan vatandaş bol bol koyun eti, inek eti yiyor, bol bol kırmızı et yenince ne oluyor, kırmızı etin fiyatı yükseliyor’ sözlerini duyduk.

Bizler, Ak parti Sağlık Bakanın ağzından; hastanede çalışan görme engelli memur, asgari ücretin biraz arttırılmasını istediğinde… “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne yapalım” dediğini duyduk.

Ve biz, tüm bunları sorgulamaya, dillendirmeye kalkınca da, ‘sabrımızı sınamayın’ deniliyor.

Ve son söz:

Merak etmeyin, kesin bir şeyler oluyor ve biz bunların hepsini fark edebiliyoruz.