Mavi » Yazarlar » Atilla Gösterişli »  Kafan karıştı değil mi

Kafan karıştı değil mi

Kafan karıştı değil mi

Kafan karıştı… Son aylarda/günlerde yaşananları anlamaya çalışıyorsun değil mi ? Aslında bu çok iyi bir gelişme; en azından ‘sorgulamaya’ başladın, ‘farkındalıkları’ irdeleme safhasına geldin. Zaten bundan sonraki aşama ‘nerede durduğunun’ tespiti olacaktır.

Anladın değil mi; aslında meselenin BEKA olmadığını. Çok değil, bundan iki ay önce, Türkiye’yi ‘Zillet/İllet’ ile ayrıştırdılar. 31 Mart seçimlerinin gözdesi “beka” olmuştu. Cumhur İttifakı’nın seçimi kaybetmesi durumunda Türkiye’yi karanlık bir geleceğin beklediğini söylüyordu iktidar sözcüleri. Yerel seçimleri ekseninden çıkardılar ve Türkiye’nin kaderinin oylanacağı bir seçime dönüştürdüler. CHP ve İyi partiyi HDP eksenli kürt algısı ve ‘öte’ sine de geçerek PKK ile ilişkilendirdiler. Kendilerinden olmayan herkese ‘Hain’ yaftasını yapıştırdılar.

Bugün benzer bir ‘algı’ operasyonu ile işi ‘Pontosculuğa’, ‘Topal Osman’a kadar sardılar. Dışişleri Bakanı Peşmerge başı Neçirvan Barzani'nin yemin törenine katılmak üzere Irak'ın kuzeyine gitti. Programdan önce "Kürdistan şehitleri" için yapılan saygı duruşuna katıldı. Ak parti adayı “Osmanlı’da Kürdistan vekilleri vardı” minvalinde açıklamalar yaptı, Kürtçe birkaç cümle kurdu, ‘Pe, Ke, Ke’ dedi, Dersim meselesini gündeme getirdi. Milliyetçi patentli Genel Başkan, kendisinden hiç beklenmeyecek bir şekilde “Öcalan avukatlarıyla görüşebilir” şeklinde bir açıklama yaptı, İstanbul’a “mitil atmaktan” vazgeçti, sessizliğe büründü.

İki ay öncesindeki ‘hain’ sözlerine aşina olmuşken, bu gelişmelerle kafan karıştı değil mi? Merak etme yalnız değilsin… Mesele senin partinde; çünkü akıl almaz bir dağınıklık yaşanıyor. Ne yaptıkları, ülkeye tam olarak ne söyledikleri, nasıl bir seçim kampanyası sürdürdükleri belli değil. Her kafadan ayrı ses çıkıyor.

Türkiye’de uzunca bir zamanadır gündem o kadar hızlı değişiyor ki, gündeme gelen hiçbir konu/sorun tam olarak tartışılıp bir sonuca bağlanmıyor. O yüzden, neredeyse her konuyu/sorunu konuşup, hiçbir sonuca varmadan, çözüm üretmeden yola devam ediyoruz.

Kutuplaştırma siyasetinin Türkiye’yi haddinden fazla yorup miadını doldurduğunu, ayrıştırmanın işe yaramadığını, sanal düşmanlar yaratıp onlarla savaşmanın uzun zamandır bir karşılığı olmadığını görecek akıl ve gözden bile azade hale geldiler.

Seçmenlerin Ak parti adaylarına oy vermelerinin tek nedeni adayların dindar olmaları değil, bir dönemin dışlanan sınıfının bugün iktidar olmasıydı. Bu anlamda din bu yaşam tarzının ortak referansı olarak karşımıza çıkıyordu. Oysa, bugün artık bu hikayenin kırıldığını görebiliyoruz. İçlerinden çıktıkları seçmen grupları hala kent yoksulluğu ile mücadele verirken Ak parti adayları yaşam şekilleri açısından artık çok farklı noktadalar. Bir taraftan yoksul sofralarından poz vererek yoksulluğu ne kadar dert ettiklerini göstermeye çalışıp diğer taraftan yaşam tarzı haline getirdikleri lüks ve şatafattan en küçük ödün veremiyorlar.

Onlar, artık, aynı hikayenin bir parçası değiller. ‘Trenden’ inenler, bırakın tekrar trene binmeyi, ‘lokomotife’ doğru ilerliyorlar. Dolayısı ile eskiden olduğu gibi bu seçmen gruplarını anlayamıyor, onlara umut olabilecek bir vizyon sunamıyorlar. Kendi hikâyelerini bitirdiler. Onlar da biliyorlar bunu; yoksa niye, “Bize oy verin, sonrasında gerekirse tövbe istiğfar ederiz” desinler!

Ve son söz:

Tüm seçim dönemlerinde oy vermeni bir ‘görev’ olarak sana dikte ettiler. Ama anlaşılıyor ki, sorguladıklarınla, ‘gerçek gündemle’ 31 Mart’ta memnuniyetsizliğini gösterdin.  Çünkü artık sesler söze dönüşmeye, sözler nehir yataklarına akmaya başladı. İktidar kendini öyle bir yere götürdü ki aştığı eşiklerin tek amacı olan kendi bekasını sürdürmek bakımından hiçbir anlamı olmadığını gördü. Şimdi yurttaşlar, bizzat kendi eşiklerini, önüne kurulan duvarları aşıyor.

 

 

Yazar Hakkında

Atilla Gösterişli

Atilla Gösterişli

atilla.gosterisli@hotmail.com