Mavi » Mavi Haberleri » Ben de bildiri yayınlıyorum

Ben de bildiri yayınlıyorum

Ben de bildiri yayınlıyorum

Bu bildiriye imza atan olur mu acaba

BEN DE BİLDİRİ YAYINLIYORUM!

(Kapak fotoyu değiştirdim. Bu yazının manasına uysun diye Ayşe nineye yer verdim, son bölümde hikayesini yazacağım)

***

Bildiri hazırladım hazırlamasına da, imzalayacak kimse bulamadım!  O yüzden benim ki ‘bildiri’ olmaktan çıktı… Dolayısıyla siz bu ‘bildiri’yi  ‘bildiri/yorum’ olarak algılayabilirsiniz. Ya da ‘dilekçe’ olarak da ifade edebilirsiniz; buradan yazdığım için de maalesef ‘pul’ yok, ‘pulsuz dilekçe’ olarak kabul ediniz lütfen!

Herkes bilsin isterim ki; bu bildiri/yorum gece saatlerinde değil, gündüz öğle vakitlerinde yazıldı. Bilgisayarımın güncelleme bölümünden saat kaçta yazdığım da bellidir zaten!

İlk niyetime göre bu bildiri/yorumu, yandaşı bol olsun diye A Haberde yayınlamak istedim, sonra beni ilk uzaya giden araca bindirirler diye vazgeçtim, veryansın tv.’ye gönderdim.

Bildiri/yorumda imza yok diye, bu kez akrabalarıma sararlar diye düşündüğümden buradan ilan ediyorum, akraba-ı reddi yaptım (Akrabalarım beni affetsinler, çabam Onları korumak için!)

***

Önceki gün yolda yürürken saydığım/sevdiğim bir abimle sohbet ettim. İlk sözü ‘ Ne olacak bu hal, her güne moralsiz başlıyoruz’ dedi.

Her yerden ‘darbe’ yiyoruz. İşsizlik, yoksulluk, adaletsizlik bizi kuşatmış durumda. Derdimiz, suni gündemler oluşturarak, ‘hayali’ iş’lerle uğraşmak değil; halkın geçim derdi gibi ‘gerçek’ gündemle uğraşmaktır.

***

Derdimiz; fabrikada tabldot tabağındaki tatlı/meyveyi çocuklarına götürmek için saklayan işçimizdir.

Derdimiz; akşamın kör karanlığında, pazarda sebze artıklarını toplamaya çalışan kadınlarımızdır.

Derdimiz; tedavi olabilmek için hastana hastane dolaşarak yatak arayan, sonunda hayatını kaybeden gencecik kızımızdır.

Derdimiz; iki üniversite bitirmiş pırıl pırıl gençlerimizin, bir belediyenin açtığı temizlik personeli sınavına girmeleridir.

Derdimiz; Türkiye’nin en ücra köşelerinde görev yapmaya can atan ‘atanmayan’ öğretmenlerimizdir.

Derdimiz; ‘kapanan yok ki’ sözüne inat, kapanmamak için dededen/babadan kalan evini-arabasını, malını mülkünü satarak akşam evine ekmek parası getirmeye çalışan esnaflarımızdır.

Derdimiz; iki kelime öğreneceğim diye EBA’yla cebelleşen minik öğrencilerimizdir.

Derdimiz; onca hoyratlığınıza, kibrinize, pişkinliğinize, baskınıza rağmen yaşama mücadelesi veren çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, yaşlılarımız, esnaflarımız, çiftçilerimiz, işçilerimizdir.

***

Derdimiz Ayşe ninedir.

Ermenek’teki maden faciasında, oğlu su dolu göçük altında kalan Ayşe Gökçe: “ Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diye sordu. Buna bir cevabınız oldu mu, var mı?

Bu sözün ağırlığı HERKESİ aşar.

Geceler karanlık olur… Ve vicdan en çok geceleri SUSMAZ!