Yeni bir yüz dik bize
Mavi HaberleriEvet, gözleri görmeyen birinin parmak uçlarıyla okuduğu gibi okudum
İnsan yüzü ki en eski alfabedir. Yüzümüze bakanların harabeye çevrilmiş geçmişimizle değil, hayal ve umutla beslediğimiz geleceği okusunlar yüzümüzde.
Yazdıklarım taş baskı resimleri hatırlatsa da size, hayır... Taş evlerin içindeki serinliktir kendisini bana durmadan hatırlatarak yazdıran. Küçeleri dar bir kentin sokaklarından geçilerek varılan tarihtir boynumuza sarılıp bizimle gelen. Yazanı çoktan dünyadan göçmüş, önlü arkalı yazılmış defterler, içinde gül kurutulmuş kitapların koparılarak atılan sayfalarıdır kendini bize durmadan hatırlatarak yüzümüzü eskiten. Yama yaparak eksileri onaranlar lazım değil bize...
Evet, gözleri görmeyen birinin parmak uçlarıyla okuduğu gibi okudum evlerin taş ve kerpiçten yapılmış duvarlarına sinenleri. İnsanların taş taşıdığı kadar taşların da insanları taşıdığını, bıçakla kesilmiş gibi bir zulümle kesilmiş çocuk seslerinin avlulara sinmiş yası, yaşadıklarına rağmen hala insan kalmaya çabalayanların derin kederi dökülüyor yüzümüze. Her hatıramız çocukluğumuzla beslediğimiz yüzümüzü bozdu, kendi yüzümü tanıyamaz hale geldik. Yüzümüz giyilerek güneşle değil, yaşamadıklarıyla üstündeki çiçeklerin solduğu kumaş. Yüzümüz son bir çığlıkla yarısı göğe yükselmiş, yarısı boğazda düğümlenmiş söz... İpekten, pamuktan, ketenden iplik eğirenler lazım değil bize...