Senin niyetin iyi değil
Mavi HaberleriBiliyoruz, dürüst, doğru insanlar hep var, olacaklar da… Lakin, diğerleri de var, ne yazık ki onlar da olmaya devam edecekler.
Yazıya başlamadan önce, genel anlamda neler yazacağım bellidir… Bir planlama yaparım ve yazıya esas konuları bilgi, belge, düşünce ve en sonra da duygu bütünlüğü içinde birleştiririm. Sanıyorum, ilk de oluyor; planlama yapamıyorum. Konular öylesine üst üste yığıldı ki, son günlerde öylesine olaylar/durumlar ortaya çıktı ki, ne yazacağımı tam olarak kestiremezken, biraz da mide bulantısı, kızgınlık plan düzenimi alt-üst etti.
İnsanları ayrıştırarak, kutuplaştırarak, ‘ötekileştirme’ yetmiyormuş gibi; ayrıştırdıkları sınıflara yönelik ‘tahakküm’ kurma niyet ve çabaları gerçekten insanların sabrını zorlar hale geldi. Bir sınıfın, diğer bir sınıf üzerine ‘tahakküm’ araçları içinde kimi zaman ‘dinsel’ temaları görüyoruz, kimi zaman ‘milliyetçi/beka’ unsurlarını.
Deprem olmuş, insanların canı yanmış; insanlar ‘tek yürek’ olmuş; enkaz kaldırmanın derdinde… Adamın, bana göre, aslında meczubun biri, bu olayı Allah’ın ‘cezası’ diye kendince prim ve cephe oluşturmanın derdinde. Çocukların tecavüzcüsüyle evlendirilmesi kanunlarla yasaklandığı için Allah, gazaba geliyor ve çoluk-çocuğuyla Elazığ köylüsünü depremle öldürüyormuş… Bu meczup ne yazık ki Yıldız Teknik Üniversitesi’nde profesör. Üniversite açıklama yapıyor, meczup için ‘haddini aşmış’ diyerek inceleme başlatılacağını açıklıyor. Lakin, adam, bu olay sonrasındaki ilk dersinde de inadına bu tür söylemlerine devam ediyor.
İlkokul çağlarında hepimizin başına gelmiştir; öğretmenlerimiz bize iki zarf uzatır, biri Kızılay öteki Çocuk Esirgeme Kurumu. Öğretmenimiz, her defasında “içine koyacağınız para, sizi ve ailenizi zora sokmamalı. Gönül rahatıyla verilmeli. Ve kimse yanındaki arkadaşına zarfını göstermeyecek” diye de uyarırdı... Kızılay, ülke ve dünya mağdurlarının yardım meleğiydi gözümüzde. Şimdi Kızılay’ı skandalların göbeğine koydular. Halkın gözünde artık ‘itibarsız’ hale gelen bir vakfa usulsüz para aktarabilmek için ‘taşeronluk’ görevi verilmiş. Usulsüzlüğün dışında, ahlaksızlık var mı, var!... Hadi bunları önemsemediniz de, bu alışverişten ötürü ortaya çıkan, hani hemen her yere saldığınız ‘vergi’ durumu ne olacak? Bir küçük esnaf 1 kuruşluk vergiden ‘kaçınmaya’ kalksa tepesine binersiniz de, 8 milyon doların hesabı niçin sorulmaz? Genel Başkan bir de pişkin pişkin, ‘vergi kaçırmak başka, vergiden kaçınmak başka’ demez mi!. Hem de bu sözler, ‘vergi haftasında’ okullarda ‘vergi bilinci ve ahlakı’ dönemine rastlıyorsa, ironi sayılmaz mı? O küçücük beyinler, Kızılay zarfı içine koyduğu ‘harçlığın’, o kurumun genel başkanı tarafından suistimal edebileceğini düşünmeyecek mi ? Ve, öğretmenine dönüp de ‘ hangi vergi ahlakından bahsediyorsunuz, öğretmenim?’ derse ne cevap vereceksiniz.
Berkin… Berkin Elvan, 16 Haziran 2013 tarihindeki Gezi Parkı protestoları sırasında polis tarafından atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaralandı. 269 gün boyunca komada kalan 15 yaşındaki Berkin Elvan, 11 Mart 2014'te tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Davası görülüyor. Bilirkişiler dosyadaki görüntüleri izleyip Berkin Elvan’ın gösterici grupla hareket edip etmediğini de tespit etmeye çalışmış. Görüntüler net olmadığı için tespit edemediklerini belirten bilirkişiler, Berkin Elvan’ın ‘yasadışı eylemlerde bulunan gösterici grubun olduğu alanda bulunarak kendi güvenliği ile ilgili gerekli özeni göstermediği için’ tali kusurlu olduğunu öne sürdü. Yani, vurulduğunda 15 yaşında olan Berkin suçlu!... Haaa sanık mı ? Sanık polis Berkin’i ‘istem dışı’ vurmuş!
Kigılı’dan bahsedecektim size yerim kalmadı… Ekonomik durum ile değerlendirme yaparken, “Bu zamana kadar görüp görebileceğimiz bana göre en büyük krizi yaşıyoruz. Bundan daha büyük kriz görmedik” demişti. Bu sözlerin üzerinden 1,5 ay geçti, Kiğılı ‘dönerek’ çark etti ve ‘ Hayal edemeyeceğim şeyler oldu, önümüz açıldı, moral bulduk’ dedi. Neden dersiniz? Yerim olsaydı, bunu da yazabilirdim.
Son söz:
Biliyoruz, dürüst, doğru insanlar hep var, olacaklar da… Lakin, diğerleri de var, ne yazık ki onlar da olmaya devam edecekler.