Mavi » Mavi Haberleri » Kızılay, manukyan’a da yardım eder mi?

Kızılay, manukyan’a da yardım eder mi?

Kızılay, manukyan’a da  yardım eder mi?

Bundan artık kuşkuluyum…

Bundan artık kuşkuluyum… Kızılay, sadece Türkiye’de değil, dünyada uluslararası arenada, dil, din, ırk farklılıkları gözetmeksizin, tamamen evrensel değerler içinde, sadece ‘yardım ve muhtaçlık’ durumu ve hissiyatı ile hareket eden bir kurumdur. Bu, Kızılay’ın felsefesidir. Kızılay’ın en üst yöneticisinden, sahadaki her bireyi bu inançla hareket eder/etmelidir.

İnsanların, damarlarından akan ‘kan’ ın rengi hep aynı… Gözyaşları her bir kişi de farklı renkte mi akıyor? Afetlerde, kazalarda yaralanan kişilere önce ‘kimlik’ sorgusu mu yapıyorsun? Evine yardım ulaştırmaya çalıştığın kişinin, kapı numarasını mı arıyorsun yoksa kafa yapısına mı bakıyorsun?

151 yıllık Kızılay’a karşı bende kuşku uyandı.

Çünkü, yaşadığımız hadiseler bu algıyı oluşturdu. Neden mi ? 23 Haziran seçimlerinin hemen ertesi gün, Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, sosyal medya hesabından şunları yazdı:

“Milli İradeye saygılıyım, ancak belirtmek isterim ki İstanbul; İstanbul'a yapılan, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Üçüncü Havalimanı, Metro Hatları gibi büyük projelerin mimarı, Başbakanım Sn. Binali Yıldırım'ın bilgi birikimi ve deneyiminden mahrum kalmıştır. Bu bakımdan İstanbul için üzgünüm.”

İçeriğine karşı olmakla birlikte en azından üslup açısından kabul edilebilir bu satırların altına, hiç bu üslubun yanına bile yaklaşamayacak ölçüde, nezaket dışı bir yorum yapıldı. Aynen, şu satırlarla:

“Manukyan çok evlat yetiştirmiş”

İktidar kafası ile ‘aklımızla alay edilmiyorsa’ bu sözlerin ‘ o.. çocukları’ anlamına meylettiği bilinir. Bu yorumu yapan kişinin adını özellikle yazmayacağım; çünkü, yakınlarının bu sözü sarfetme niyetine bağlı olarak, kendisi hakkında kafalarında oluşturdukları profili zedelemek istemem. Sadece Kızılay Düzce Şubesi Yönetim Kurulu üyesi olduğunu yazabilirim

Bu kişinin ve bu zihniyetin Kızılay gibi ulvi ve kutsal bir kurumda, hakkaniyetli, adil, insancıl ve evrensel kimlik ve profille hizmet etmesini inandırıcı ve samimi bulmuyorum. Kişilerin, birey kimlikleri ile toplumsal kimliklerinin sorumlulukları ve yükümlülükleri farklıdır.

Kurumsal bir yapı içerisinde, aslında her alanda, bireylerin siyasi kimlik taşımaları çok doğaldır; ne var ki, bireyler bu kimliklerini içinde bulundukları kurumların faaliyetlerine taşırlarsa bu o kurumun ‘aidiyet’ içinde bulunmasına doğru yol alır. Kaldı ki, kurum adına yapılması bile, kurum içindeki bireylerin siyasi kimliklerini ajitasyon etmeleri, siyasi propaganda yapmaları kurumu bağlar ve kuruma karşı bir algı oluşturur.

Ve son söz:

Bir kişi öyle bir laf eder ki; gün gelir, kişinin adı unutulur, sözü kalır. Bir kurum, hele ki 151 yıllık bir kurum, bir zihniyetin sesi olursa; gün gelir, hayır hasenatı Hilali Ahmer’e gölge düşürür.