Hikmet Keskin'in 'feragatı'
Mavi Haberleri(Hiçbir siyasi hareket, teşkilat bu kadar entrikayı, hesaplaşmayı kaldırmaz. Çalkantının, ayrışmanın hatta görüş farklılıklarının bu kadar yoğun olması o siyasi hareketi ve teşkilatı doğru yola götürmez)
AK Parti İl Başkanı Hikmet Keskin görevinden ‘istifa’ etti… Düzeltiyorum; ‘ Feragat’ etti. Konuşmasında buna ‘özellikle’ vurgu yaptı. Tabii ki bu tür durumlarda ‘istifa’ sözcüğü kullanılır, ne var ki, Keskin ‘feragat’ kelimesini tercih etti. Dil algısına bakıldığında ‘feragat’ sözcüğü ‘fedakarlık’ sözcüğü ile paralel çağrışımlar yapıyor. ( Feragat: Kendi isteği ile vazgeçmek). Keskin’in bu sözcüğü kullanması ‘ince’ bir mesaja dönüşüyor. Ama, elbette böyle olması, ‘neden-sonuç’ ilişkilerini değiştirmiyor. Bir kere bunun ortaya konulması gerekiyor.
İkincisi; AK Partide ‘fıtratı’ gereği biat-hiyerarşisi geçerli olduğundan Keskin’in istifasının kendi karar sürecinden geçmediği biliniyor. Bunu tartışmak bile çok gereksiz. Demek ki ortada ‘gerçek olmayan’ bir durum var. Amiyane tabirle ‘ya yalan’ var, ya da ‘yanlış’ var. Ne var ki, ‘dürüstlük’, ‘açıklık’ vs ilkeleri üzerine oturtulduğu iddia edilen siyasette, gerçek olmayan durumlara itibar edilmesi aslında, işin ne kadar ‘halkın aldatılmaya’ yönelik olduğunu ortaya koyuyor. AK Parti de bunu sıkça yapıyor. Bakan Faruk Özlü ‘feragat’ etti, Belediye Başkanı Mehmet Keleş ‘ feragat’ etti, şimdi de İl Başkanı Hikmet Keskin ‘feragat’ etti. Oysa ki her biri, ‘görevlerinden alındılar’… Yukarıda değindiğim gibi, sokak ağzıyla ‘ Ben bilmez, merkez bilir’. Tıpkı, Kadir Topbaş, Melih Gökçek ve diğerleri gibi. Bunun böyle olduğunu da her biri görevlerinden alınmalarından kısa bir süre sonra yaptıkları açıklamalarla ifşa ettiler. Demek ki ortada, ‘kendi istekleri ile istifa’ etmeleri diye bir konu yok.
Düzce’de AK partide son bir yıl içinde, (aslında siyasetin fokurdaması çok öncelere dayanıyor, ancak kol kırılır yen içinde kalır misali deşifre edilmiyordu) ciddi ayrışmalar yaşanıyor. Bakanlık düzeyinde birinin Belediye Başkanlığı adaylığına çekilmesi, 16 yıllık süreç içinde kaybedilen Milletvekilliği, İl Belediye Başkanının istifa ettirilmesi, son olarak da İl Başkanının görevi bıraktırılması bunun somut yansımalarıdır. Daha bunun sonuçları olur. İl Başkanı Hikmet Keskin’in istifa ettirilmesindeki tablo yine buna ilişkin ciddi görüntü sergiliyor. İstifa açıklamasının yapıldığı salonda Keskin’in yola çıktığı teşkilatlardan kimsenin olmaması, olayın basına yansımasının ardından, basında ve sosyal medyada yapılan olumsuz yorumlar bu durumu ortaya koyuyor.
Hiçbir siyasi hareket, teşkilat bu kadar entrikayı, hesaplaşmayı kaldırmaz. Çalkantının, ayrışmanın hatta görüş farklılıklarının bu kadar yoğun olması o siyasi hareketi ve teşkilatı doğru yola götürmez… O Partinin de tüm bu olanlardan sonra yıpranmamış olması mümkün değildir. Her şeye rağmen olumsuz tüm bu gelişmeleri belli bir siyasi konjektöre bağlamaya çalışmak, dönemsel koşullarla izah etmeye yönelmek, olsa olsa ‘çaresizliğin’ çırpınışları olabilir. Bu zihniyetteki bakış, halkı ‘ ben kendim istifa ettim’ gibi basit bir YALAN’dan başlayan daha derinde YALANLAR zinciriyle sarmak, öyle bakmaktan ibarettir.