Hiç acele etmeyin
Mavi HaberleriAslında ben de acele etmemeliydim…
Ama, siyasi arenada ‘kazan fokurdamaya başlayınca’; bu konuda acele edilmemesi konusunda yazı yazmanın gecikmemesi gerektiğini düşündüm ve acilen bu yazıyı kaleme aldım.
Siyasi platformda ‘senaryolar’ birbirini izleyince, anladım ki; siyasetin ‘bilinmezlik’ fıtratı halen kabul görmüş değil… Siyasetin iflah olmaz hırs ve heyecanı, aslında Türk siyasetinin son dönem, beslendiği ve güçlendiği ‘belirsizlik ve bilinmezlik’ gerçeğinin idrak edilmesini güçlendiriyor. Bu durum hem Milletvekilli seçimlerinde hem de yerel seçimlerde, birbirine paralel platformlarda gösteriyor. Bunun için çok gerilere gitmeye gerek yok; son seçimlerde bunu anlamak mümkün. Mesela, AK Partinin Milletvekilli aday sıralamasını tahmin eden çıktı mı? Hiç sanmıyorum. Fahri Çakır’ın birinci sıra Milletvekili adayı olması tahmin edilebilir miydi? Keza, Osman Çakır’ın Milletvekili olması da, ihtimallerin çok uzağında değil miydi? Mehmet Keleş’in birinci dönem belediye başkanlığının ardından ikinci kez aday gösterilmeyişi, lakin İsmail Bayram döneminden sonra bir kez daha belediye başkanlığına seçilmesi ve çok geçmeden görevden alınması hangi siyasi mantık içinde değerlendirilecek? Bu sonuçlar, siyasetin mantık sınırları içinde ele alınmasını güçlendiren faktörlerdir. Memleketin ekonomik-siyasi krizlerinde ‘üst akıla’ dem vurulur; ama gerçek olan parti içinde her hücreye hakim olan ‘üst aklın’ varlığıdır. Bunun için; aynı parti içinde görev yapan Milletvekillerinin birbirlerine karşı ‘hakaret’ boyutunda demeçler vermesinin, ‘ihaleci-kayırmacı’ yakıştırmalarında bulunmalarının, parti teşkilatı ile Milletvekili ve belediye başkanlarının sürekli uyumsuzluğunun ve çatışmasının bir anlamı ve sonucu yoktur. Bakan Faruk Özlü’nün, en küçük bir dükkan, market açılışına bile katılırken, il belediye başkanlığını ziyaret etmemesini de anlayamazsınız… Mehmet Keleş’i görevden alırken, güç gösterisi yapan ve Dursun Ay’ı belediye başkanlığına seçtiren il başkanı Hikmet Keskin’in, bugünkü seçim ortamında Ay’dan uzak durarak, kendisini potansiyel belediye başkan adayı olarak lanse etmesini de anlayamazsınız. Milletvekili ve başkanlık seçimleri öncesinde, parti içinde yapılan, güya demokratik hava verilen, ancak sandık sonuçlarının hiçbir zaman realiteye yansımamasını da anlayamazsınız. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Bunun için, yaklaşan seçim öncesinde, adaylık konusunda öngörüde bulunmanın, bunun için ortalıkta spekülasyon yaratılmasının bir hükmü olmayacaktır. Siz ne derseniz deyin, bu işlerin üstünde bir ‘üst akıl’ vardır. Şimdilik bu yazı ‘aceleye’ geldi; biraz zaman ilerledikçe örnekleri biraz daha irdeleriz. Atilla Gösterişli